ALAŞ
Dip ecdadım er Türk, biz Kazak eliyiz.
Havadar dağ dehşetli göl, sararka (dağı) yerimizdir.
Dere boylanıp mal sürüp, seyran edip serbest yaylayıp,
Arka (dağı)nın şımarık büyüyen, şımarığı efendisiyiz.
Turanda serbeste yaşayan, biz Türk’ün eriyiz,
Aynı mirasın âvirisi, değişmez kökümüz.
Ezelden er Türk, ok delmiş vücudumuzu,
Çekinip dönmemiştir, hiç düşmandan yüzümüz.
Düşmanın bize çoğu azı vız gelir.
Ölürsek gerçek şehid, öldürürsek biz gazi.
Güçlü düşman karşısında duruyor, üşenip yatma (Alaş),
At terbiyeleyip, hazırlayıp, Ak çelik (kılıcı) sapla (Alaş),
Dikilmiş olan ak tuğu(bayrağı), yere koparıp yıkma (Alaş).
Güvenerek Allah diye, doğru yürüyerek hücum et (Alaş).
Ap denirse (ap demek birdenbire ata seslenmek) at olarak uzzz diye koşarız,
Lap denirse (birdenbire alevlenen ateşin sesi) ot olarak gürleyip yanarız.
Alaşın ak bayrağını, haykırıp ele alıp,
Alaş Alaş diye (Uran) çağırıp koşturunca, düşmanı bozguna uğratırız.
Söyleşilerin tamamının ardından ''ALAŞ'' dillendirilir.