İlteber İlteriş
Normal Üye

ileti Sayısı: 4
|
 |
« Yanıtla #7 : 30 Kasım 2013, 18:07:55 » |
|
Turan Cumhuriyeti’ne ulaşmak için yapılması gerekenlerle ilgili önerilerim.
Öncelikle realpolitik kavramından bahsetmek gerekir. Realpolitik, herhangi bir ideale veya kurama bağlanmaksızın tamamıyla mevcut gerçeklere uyum sağlayarak amaçlarını gerçekleştirmeye çalışmak anlamında kullanılan Almanca terimdir. En önemli örnekleri; Bismarck’ın Alman birliğini gerçekleştirmeye yönelik politikaları veya günümüze Amerika Birleşik Devletleri’nin dünya enerji piyasasını domine etme yönündeki politikasıdır. “Ulusal hedef” olarak düşünebiliriz.
Turan Cumhuriyeti yolundaki politikalar ile ilgili önerilerim;
- Öncelikle Türkiye olarak temel bir realpolitik hedefimiz olmalıdır. Ben bunun adına “temel hedef” diyeceğim. Bu da tabii olarak Turan Cumhuriyeti’nin kurulmasıdır.
o Alt hedefler olarak öncelikli olarak “Küçük Turan” hedefi olmalıdır. (orta vadeli 1 numaralı alt hedef). Küçük Turan’dan kastım da bugünkü bağımsız Türk cumhuriyetlerinin birleşmesidir. İlk yazıma bakarsanız Turan Cumhuriyeti sınırları şu anda Türk devletlerinin sınırlarının çok ötesindedir.
o “Küçük Turan” hedefinden sonra temel hedef yolunda ikinci alt hedef “Büyük Turan” hedefidir. (uzun vadeli ve nihai 2 numaralı alt hedef). İlk mesajda bahsettiğim sınırları ile Turan Cumhuriyeti’nin kurulmasıdır.
- Temel hedef yolunda Türkiye, dış politikalarını tekrardan gözden geçirmelidir. Dış politikada güçlü olmak için de içeride sağlam ve güçlü bir iktidar ile siyasi ve ekonomik istikrara sahip olmak şarttır. Bu nedenle önce içeride yapılması gerekenler vardır. İç politika temel hedefi “ulusal birlik” olmalıdır.
• Türkiye’yi ekonomik olarak en fazla zorlayan durum elbette ki Kürt sorunudur. Bu da ülkemizin milyarlarca dolarlık zararına neden olmuştur. TSK seferberlik ilan etmeli, askeri yollarla PKK tamamen yok edilmelidir. PKK tamamen yok olunca tarihin en korkak milletlerinden olan Kürtler de seslerini kesmeye başlayacaklardır. Bu yolda İran İslam Cumhuriyeti ile de işbirliği yapılmalıdır. (“düşmanımın düşmanı dostumdur” felsefesi). Kısacası “PKK terörünü bitirmek ve Kürtleri baskı altına almak” = bir numaralı iç alt hedef
• Ulusal bir milli eğitim politikası oluşturulmalıdır. Çocuklarımıza ve gençlerimize, Türk ulusunun tarihi ve büyüklüğü öğretilmelidir. Kürşadların, Osman Baturların, Gazi Osman Paşaların, Baybarsların isimleri adeta tüm Türk gençliğinin zihnine kazınmalıdır. “Ağaç yaş iken eğilir” atasözünü hepimiz biliyoruz. Okullarda ulusal bilince sahip (sorulduğu anda Kürşad ihtilalini anlatacak, Kurtuluş Savaşı’ndaki cephelerimizi sayacak, Fahrettin Paşa’nın efsanevi Medine Müdafaasını hissedecek vb.) ,disiplinli (kurallara ve nizamlara itaat eden, örneğin trafik kurallarına uyan, kendi kişisel hedefleri yolunda plan ve projelerine uyan vb.), saygılı (büyüklerine daima hürmetli olan, ulusal değerlerini koruyan, toplum içerisinde nezaket kurallarını bilen vb.), bilgili (sadece Türk tarihi ve kültürünü değil örneğin Roma tarihini de bilecek, dünyadaki teknolojik gelişmelerden haberi olacak, dünya jeopolitik ve kültürel etkileşimlerini bilecek vb. örnekler çoğaltılabilir), kültürlü (her hafta bir kitap okuyan, bir müzik aleti çalan, araştırma yapan, kütüphaneleri daima kullanan vb.), çağı yakalamış (interneti en iyi şekilde kullanan, kendini geliştiren ve dogmalardan arınmış, ağaçlara takılı kalmayıp ormanın bütününü görebilen, iç ve dış politikayı takip eden vb.) ve sağlıklı (düzenli olarak spor ve yürüyüş yapan, futbol dışında da sporlar olduğunu bilen ve en az bir sporda kendini geliştiren, dengeli ve düzenli beslenen vb.) bir gençlik yetiştirmek iki numaralı iç alt hedef olmalıdır. “ulusal eğitim politikası ve ulusal gençlik yetiştirmek” = iki numaralı iç alt hedef
Bu yolda atılacak tüm adımlar bu alt hedefin yolunda atılacak adımlardır. Bunlara örnek olarak; öğretmen sayı ve kalitesinin yükseltilmesi, okulların teknik, donanım ve sayılarının artırılması, spor ve yüzme salonlarının artırılması vb. verilebilir.
• Bugün Türkiye sağlıkta istenilen seviyede değildir. Doktorlarımız yetersiz, hastanelerimiz eski ve yeteri kadar değildir. Ulusun sağlık durumunu en iyi seviyeye getirmek iç alt hedeflerden birisi olmalıdır. Bu yolda atılacak tüm adımlar bu hedefe dair politikalar olacaktır. Bunlara örnek olarak; hastane sayı ve donanımlarının artırılması, kaliteli sağlık personeli geliştirmeye yönelik projeler (tıp fakültelerinin geliştirilmesi, hemşire okullarının sayı ve donanımca artırılması vb.) geliştirilmesi, vatandaşlara sağlık eğitimleri verilmesi ve ulusal sağlık bilincinin geliştirilmesi ve hepsinden önemlisi düzgün bir sosyal sigorta sistemi kurulması vb. verilebilir. “ulusal sağlık politikası ve sosyal güvenlik sistemi” = üç numaralı iç alt hedef
• Türk kültürüne yönelik çalışmalar artırılmalı ve Türk tarihi bir bütün olarak ele alınıp bu yönde çalışmalar yapılmalıdır. - Türk tarihinin ilk zamanlarına dair Çin arşivlerinde ve daha sonraki dönemlere yönelik ilişkiye geçtiğimiz diğer tüm devletlerin arşivlerinde tonlarca belge vardır. Tüm bunlar sistematik ve düzenli olarak ele alınıp incelenmeli, günümüz Türkçesine çevrilmelidir. - Bugünkü kültürümüzü oluşturan tüm ögeler incelenerek ortaya konulmalıdır. (türkülerimiz, halk inançlarımız, geleneksel kıyafetlerimiz, şehir şehir tarihimiz vb.). - Türk tarih tezi yeniden oluşturulmalı ve geçmişteki tüm Türk devletleri kapsamlı incelemeden geçirilip yayınlanmalıdır. (Avrupa Hun Devleti’nden Pervaneoğulları Beyliği’ne kadar) - Ulusal değerimiz olan eserler belirlenmeli ve günümüz Türkçesi ile yayınlanmalıdır. Tüm destanlarımız, Divan-ı Lügat-it Türk, Muhakemet’ül Lügateyn, Fuzuli divanları, Kutadgu Bilig vb. aklınıza ne gelirse tüm bunlar yapılmalıdır. - Sadece Türk devletleri değil Anadolu’da daha önce kurulmuş olan uygarlıklar da bu aşamada ele alınmalı ve günümüze etkileri belirlenmelidir. Sonuçta bugün bu toprakların sahibiyiz ve tüm bu uygarlıklar ülkemizin tarihidir. (Hititler, Urartular vb.) Sümerler, Kimmerler, İskitler vb. Türk olduğu iddia edilen uygarlıklar üzerinde özellikle durulmalıdır.
Yukarıda aklıma ilk gelenleri yazdığım ve daha da geliştirilebilecek tüm çalışmalar bu politikaya yönelik olmalıdır. “Türk kültürünü geliştirme ve Türk tarih tezini oluşturma” = dört numaralı iç alt hedef
• Türkçemizi yeniden ele almak, yabancı kökenli sözcüklere karşı korumak, özellikle dilimize ilk olarak girecek sözcüklere Öztürkçe karşılıklar bulmak (bu konuda en iyi örnek bilgisayar, yazılım, donanım sözcükleridir) ve Türkçeyi koruyup geliştirmek bir diğer alt hedeflerden olmalıdır. Ayrıca Türkiye Türkçesi dışındaki tüm diğer Türk lehçelerine yönelik kapsamlı ve gelişmiş araştırmalar yapılmalı ve Türk birliğine yönelik dilsel birlik çalışmaları yapılmalıdır. Türkçe, Türk ulusunun ses bayrağıdır. “Türkçemizi koruyup geliştirmek” = beş numaralı iç alt hedef
• Bugünkü Batı Uygarlığı diyebileceğimiz Avrupa ve ABD dünyadaki etkinliğini teknolojik olarak gelişmiş olmasına borçludur. Tarihte de bu daima böyle olmuştur. Teknolojik olarak iyi olan, savaşı kazanır ve hükmeder. Orta Çağ’da Asya uygarlığında olan üstünlük (Türk ve Moğol uygarlıkları), teknolojik ve felsefi üstünlüğün Batılılara geçmesi ile birlikte aleyhimize dönmüştür ve Osmanlı, Altın Orda, Babür ve diğer tüm uygarlıklar gerilemeye başlamıştır. Buna engel olmak için Türkiye Cumhuriyeti olarak iç politikada diğer tüm alt hedeflerle birlikte “sanayileşme ve teknolojik liderlik” politikasına öncelik verilmelidir. “teknolojik dominasyon” = temel iç alt hedef
- Bu konuda tarihten örnek olarak Prusya Devleti’ni verebiliriz. İlk kurulduğunda o sırada dağınık bir şekilde var olan sıradan Alman devletlerinden birisi iken teknolojik olarak büyük bir gelişme göstermiş ve adeta Avrupa’nın sanayi devi haline gelmiştir. (ki Almanya bugün hala öyledir). Hohenzollern Hanedanı ve Otto von Bismarck gibi bir dahi sayesinde önce Danimarka’yı, sonra Avusturya’yı sonra diğer Alman Devletlerini ve en son da Fransa’yı mağlup ederek Alman Birliği’ni kurmuştur. Kuşkusuz tüm bunları yaparken temel iki dayanak; “milleti olan ordu” olan Prusya Ordusu ve Prusya’nın çağının en ilerisinde olan teknolojisidir ki zaten Prusya Ordusu da o teknoloji sayesinde Alman Birliğini sağlamış ve şayet ABD savaşa girmeseydi I. Dünya Savaşı’nda tüm dünyayı tek başına dize getirecek üstünlüğe sahip olmuştur. Bu örnek bize Türk Birliği ve Turan Cumhuriyeti yolunda güzel bir örnektir. Teknolojik dominasyon bir ulusun tüm realpolitik hedeflerini gerçekleştirmesini sağlayabilir. Prusya = teknolojik dominasyon örnek ülke
- Teknolojik liderlik için yapılması gereken ilk iş aslında ulusal birlik ve ulusal eğitim politikasıdır ki bunu daha önce söyledik. Eğitim politikanız ne kadar kaliteli olursa o kadar kaliteli mühendisler çıkarırsınız, ne kadar kaliteli bilim adamları yetiştirirseniz o kadar çok icat ve patent alırsınız. Ulusal bilince sahip bilim adamlarınız olursa da bu kişiler beyin göçü gerçekleştirmez ve sahip oldukları yetenekleri ülkeleri ve milletlerine hizmet için kullanırlar. O nedenle teknolojik dominasyon yolunda ilk alt hedef lider ve kaliteli bilim adamları yetiştirmek olmalıdır. (teknolojik dominasyon bir numaralı alt hedef)
- Şu anda lider uygarlık olan Batı’nın üstünlüğü Rönesans’a kadar gotürülebilir ama asıl dominasyon Sanayi Devrimi ile başlamıştır. Sanayi Devrimi ile demir ve çelik sektörü olağanüstü gelişmiş, zırhlı gemiler, devasa toplar, tanklar, uçaklar, buharlı trenler, devasa fabrikalar kurulabilmiştir. İngiltere halen bu alandaki gelişmişliğinin faydasını görmektedir. Türkiye de artık “ağır sanayi hamlesi”ni gerçekleştirmelidir. Öncelikli olarak askeri sanayi olmak üzere günümüze uygun olarak “bilim çağı devrimi” gerçekleştirilmelidir. Amerika’nın Apple’ı gibi tüm dünyada kalite ile eş anlama gelen bir Türk bilişim firması, Güney Kore’nin Samsung’u gibi dünyada en çok tercih edilen beyaz eşya firmasına sahip olmak, Almanya’nın araba firmaları gibi tüm dünyadan ilk tercih edilen Türk araba firmaları oluşturmak zorundayız. Örnekler çoğaltılabilir ama demek istediğim anlaşılmıştır. Sanayi devrimi ve bilim çağına liderlik = teknolojik dominasyon iki numaralı alt hedef
- Önceki maddede bahsettiğim üzere Batı uygarlığının gelişmesinin kökeni Rönesans hareketine gotürülebilir ve etkileri günümüzde dahi sürmektedir. (Aramızda Mona Lisa’yı bilmeyen var mı?) Teknolojik olarak ilerlemek için öncelikle kültürel hedeflerin gerçekleştirilmesi gerektiğini de ilk maddede söylemiştim. Rönesans da bunun sonucudur. Batı uygarlığı Rönesans ile kökenine dönmüş, eski Yunan ve Latin uygarlıklarını keşfetmiştir ve bu sayede kültürel sahiplenişin ilk kökenleri oluşmuştur. Dante çıkıp İtalyancayı İtalyanca yapmıştır örneğin. Biz de artık teknolojik liderliği Batının elinden almak için Türk Rönesans’ını gerçekleştirmeliyiz. Ulu Önder Atatürk’ün baleye, operaya, piyanoya vb. verdiği önemi bu açıdan anlayabiliriz. “muasır medeniyetler seviyesine yükselmek ve geçmek” bu anlayışın tezahürüdür. Kültürel olarak Türk ulusu kökenlerine dönmelidir ve sanatına bu yönde yön vermelidir. Hollywood filmleri seviyesinde çekilecek bir Kürşad İhtilali filmi (tüm dünyada gişe rekorları kırdığını hayal edin), tüm dünyayı dolaşan bir Kavalalı Mehmet Ali Paşa operası veya bağlama ve saz gibi kültürel zenginliklerimizin de içine katıldığı Fransız gencin de Amerikan gencin de Endonezyalı gencin de konserlerine biletlerini kapıştığı dünyaca ünlü Türk rock grubu düşünün. Bunun etkileri sadece sinemada ve müzikte kalmaz. Türk Kültürü tüm dünyada tanınır, ulusumuz ve gençlerimizin kendine güveni gelir. (domino teorisi gereği Kürşad İhtilali filmi Antepli Şahin Bey filmini getirir, İbn-i Sina dizisini getirir) Ulu Önder “sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından birisi kopmuş demektir” derken bize bir “sanatta ilerleme” emri de vermektedir. Rönesans sırasında İtalyan soylu aileleri İtalyan sanatkârları korumuştur. Günümüzde ise bu iş Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne düşmektedir.
o Yedi temel güzel sanat olan “mimari, resim, heykel, edebiyat, müzik, tiyatro ve sinema” sanatlarında ulusal bir politika belirlemek gerekmektedir. o Güzel sanatlar dışında filoloji, arkeoloji, numismatik, etnoloji vb. diğer tüm dallar için de ulusal bir politika oluşturulmalıdır.
İngiltere bu konuda bir örnek teşkil eder. Kraliyet Afrika Araştırmaları Akademisi, Kraliyet Resim Akademisi gibi ulusal çatı dernekleri sayesinde Britanya’nın kültür politikaları şekillendirilir ve sanatçılara deklare edilir. Bu nedenle Türkiye de bu konuda artık “Türk Rönesansı” çerçevesinde bu konuyu ele almalıdır. Türkiye’den ve diğer tüm Türk dünyasından sanatçıları içine alacak Türk Tiyatro Akademisi, Türk Uzay Araştırmaları Akademisi vb. birlikler kurulmalıdır.
Kısacası demek istediğim “Türk kültür devrimi” = teknolojik dominasyon üç numaralı alt hedef
- Bu maddeyi aslında üstteki madde içine de koyabilirdim ama ancak ayrı madde olmasının daha iyi olacağını düşündüm. “Bu da Türk aydınlanma çağı” hedefidir. Aydınlanma çağı bildiğiniz gibi Batı toplumunda 17. ve 18. yüzyıllarda gelişen ve akılcı düşünceyi eski, geleneksel, değişmez kabul edilen varsayımlardan, önyargılardan ve ideolojilerden özgürleştirmeyi ve yeni bilgiye yönelik kabulü geliştirmeyi amaçlayan düşünsel gelişimi kapsayan dönemi tanımlar. Bunun manası ilerlemenin önündeki tüm dogmaları yıkmak ve ileriye yönelmektir. Teknolojide ilerlemek için de ilk yapılması gerekenlerden birisidir.
Osmanlı Devleti, aydınlanma çağını kaçırdığı için geri kalmıştır. Matbaayı günah diye kabul etmeyen, resim çektirmeyi bile şirk gören zihniyetler nedeniyle Türk ulusu yok olmanın eşiğine gelmiştir. Bugün dahi yobaz ve bağnaz kafaları ulusumuza neler çektirdiğini biliyoruz.
Felsefe, bilimlere yol gösterir. Teknolojik ilerleme için de bilime yönelmek şarttır. Şayet bilimde öncü ulus olmak istiyorsak da bilimi takip edenden daha ileride, bilim üreten (tüm uçaklardan daha hızlı uçan uçağı ilk yapan, kansere ilk çareyi bulan vb.) bir ulus olmalıyız. Bunun da yolu felsefeden geçer. Felsefe, içi boş bir takım sözler değil; gerçekte bilimin önündeki bayrak tutandır. “Fransızlar Voltaire gibi bir düşünür çıkardığı için; bugün Renault gibi bir markaları vardır” sözü felsefi camiada iyi bilinen bir sözdür. Ne demek istediğim anlaşılmıştır umarım.
Felsefe aklı kullanmayı, düşünmeyi ve sorgulamayı öğretir. Bu da bilimin ilk çıkış noktasıdır. Akıl ile doğayı çözmek için deneyler yapmak. Batı uygarlığının gelişmişliğini Kant’ta, Leonardo da Vinci’de, Rousseasu’da, John Locke’ta aramak gerekir. Fatih Sultan Mehmet Han, İstanbul’u fethederken hava topunu icat emiştir. Fatih’in de düşünsel kökeninde Ali Kuşçu olmadığı söylenemez. Türk medeniyeti Ali Kuşçu’yu, İbn-i Sina’yı çıkaran medeniyettir. Bunları çıkaran ulusumuz 21. Yüzyılda da çıkaramaz demek saçmalıktır. İşte bizim de yapmamız gereken Türk Aydınlanması budur. “Türk aydınlanması” = teknolojik dominasyon dört numaralı alt hedef
Şimdilik bu kadar. Daha da yazmayı planlıyorum.
|