Asya milletlerini ilk kez avucunda toplayan büyük hükümdar.
Uraltu:İlk kez değil.
Çin Seddi'ni ilk aşan Hun soyunun büyük Hakan'ı...Babasından bile gelse adaletsizliği kabul etmeyen Han Yabgu'su... Büyük Okyanus'tan Hazer’e Keşmir'den Kuzey Sibirya'ya kadar Asya'yı kaplayan toprakları avucunda tutan adam: Mete Han.
Osmanlı tarihçileri kendisini Oğuz Han olarak tanıtırlar.
Uraltu : Büyük bir yanılgı.
Osmanlıların da kökeni olan Oğuz boyu birçok imparatorluğa ve cihangire kaynaklık etmiştir. Oğuz boyundan gelen Mete Han'ın doğduğu tarih belli değildir. M.Ö. 209'da tahta çıktığı bilinir. 35 yıl Asya'ya hükmettikten sonra M.Ö. 174'de ölmüştür.
Babası Hun imparatorluğunun kurucusu Teoman (Tuman)'dı. Teoman Han son karısından olan oğlunu tahta geçirmek istiyordu. Oysa Hanlığın beyleri ve Mete buna razı değildiler. Böyle bir tercih hem törelere uygun düşmüyor hem en yeteneklinin başa geçmesi faziletine gölge düşürüyordu. Mete Han babasının veliahtlık kararını reddetti. Kendisini destekleyen beylerle birlikte 10.000 kişilik bir ordu kurdu ve babasının üzerine yürüdü. Kanlı savaşlarda Teoman Bey de sevdiği karısı da genç veliaht da öldüler. Böylece rakipsiz olarak Mete Han ilan edildi. (M.Ö.209)
ÖNCE BÜTÜN TÜRKLERİN BİRLEŞMESİNİ SAĞLADI
Mete "Birlikten kuvvet doğar" felsefesine inanmıştı. Onun için Asya'daki bütün Türklerin birleşmesi gerekti. Önce bunu sağladı. Sonra Türklerin yakın akrabası sayılan Tunguzlar'ı ve Moğollar'ı bir araya getirdi.
Uraltu : Moğol’lara yıllarca kaanlık yaptı moğollar askerliği acımasızlığı amansızlığı ve savaşçılığı sertliği adaleti bilgeliği gibi ulu sıfatlarından dolayı onu çok sevdiler kendi boylarından olmadığı halde ona büyük bağlılık gösterdiler. O yüzden Moğollar onu kendi lehçelerinde bulunan bir kelimeyle andılar ona Cengiz han dediler.O gün bu gün Cengizhan ve Mete(Mu-tun) farklı biri imiş gibi algılanmakta ve bu batı’nın çelişki yaratmasıyla daha da artmıştır.
Böylece o çağda hiç bir devletin önünde duramayacağı büyük bir ordu kurmuştu. Güneyde Hindistan'a kadar bütün Asya topraklarını imparatorluğuna kattı. Batıda Hazer Denizi'ni sınırları içine aldı. Kuzeyde bütün Sibirya'yı ele geçirdi. Artık Mete'nin karşısında bir tek güç kalmıştı: Çin.
Çin Çin Şeddi diye anılan aşılmaz bir taş duvarla korunuyordu. Mete orduları bu taş duvarı aştılar ve Çin'e girdiler. Pateng Kalesi'nde Çin İmparatoru'nu 320.000 kişilik ordusu ile kuşattı. Mete'nin askerleri kaleye kuş uçurtmuyorlardı. Sonunda kaledekilerin yiyecekleri tükendi. Bugün bile Çinli ihtiyarların söyleyip kuşaktan kuşağa aktardıkları şu şarkı o zamanlar söylenmişti:
Çinli şairler şu mısralarla bu olayı şiire döktüler.
Pateng Kalesi'nde Felaket!
İnsanlar Yedigün ekmeksiz
Kalmadı yay çekecek kuvvet
Öyle bir halkı düşünemezsiniz.
Bu ünlü kuşatmanın kaç gün sürdüğü iyice bilinmiyor. Fakat imparator Sonunda amana geldi. Kuzeydeki Çin vilayetlerini Türklere bırakmaya ve yıllık vergiye bağlanmaya razı oldu. Kuşatma kaldırıldı.
HUN İMPARATORLUĞU
EN UZUN YAŞAYAN TÜRK İMPARATORLUĞUDUR
Mete'nin kurduğu Hun İmparatorluğu Osmanoğulları'nın kurduğu imparatorluktan sonra en uzun yaşayan Türk imparatorluğudur.
Uraltu

ünya kurulalı Türk var olalı en uzun yaşamış Türk imparatorluğu değildir.Sadece bildikleri tarihe göre ölçmüşler.
Not :ben buraya gülme işareti koymadım o işaretlerden pek hoşlanmam koymayıda bilmem kaldırmayıda bilmiyom orda iki nokta üst üste var bu da nerden çıktı bilmiyom bunu dikkate almayın.Gülüncek bir halt yok burda.
Batılı tarihçiler Hunları çirkin vahşi canavar gibi gösterirler. Bu kesinlikle doğru değildir. Dünyanın hiçbir döneminde uygar olmayan milletler uygar milletleri hakimiyetleri altında tutamamışlardır. Eğer Hunlar Batılıların iddia ettikleri gibi çadır uygarlığını yaşayan göçebe bir topluluk olsaydı 500 yıl yaşayamaz dünyayı avucunda tutamazdı. Saraylarını tahtadan yapmaları bir Asya geleneği idi. Çinliler de o tarihlerde saraylarını tahtadan yapıyorlar ve taş kullanmayı uygarlık saymıyorlardı.
Uraltu :Hun çadır imparatorluğu değildir.Düşmanın beni canavar gibi görmesinden daha doğal ne varki?Büyük zırvalık mantıksız bir Gavur palavrası.
Mete'nin babası Teoman sağlığında imparatorluğunu çocukları arasında bölüştürdü. Böylece Büyük Hun İmparatorluğu Asya Hunları Volga Hunları Avrupa Hunları ve Hindistan Hunları olmak üzere dörde bölünmüştür. Batı'da Antik devri kapatan Attila Avrupa Hunları'nın başında idi. Hindistan Hunları 6. yüzyıla kadar egemenliklerini kendi bölgelerinde sürdürdüler.
Uraltu : Teoman İmparatorluğu bölüştürmedi bu da yanlış.
Teoman İmparatorluğu bölüştürcek kadar yaşamadı.Çinli karıdan edindiği piçini başa geçirmek istediği için Atam Mutun tarafından oklandı.İyi düşünün bir Türk soylusu asla okla infaz edilmez Mutun atası olan bu adamı Tanrıya ve Türke ihanet etti olarak saymış onu okla öldürerek asilliğini tanımadığını göstermişti.Türklükte söz konusu Türklük çıkarları olunca bir Türk babasını bile tanımaz.İmparatorluğun bölüştürülmesi Motun dan sonra oğulları’nın ve yağıların işidir.
Yirminci yüzyılda yapılan araştırmalar Hunların uygar bir millet ve devlet olduğunu kesin çizgileri ile ortaya koymuştur. Edebiyatları mimarileri vardı ve çeşitli tekniği biliyorlar ve kullanıyorlardı. Orta Asya'ya yerleşik bir toplumdu. Toprağı sürüyorlar ekiyorlar ürün alıyorlardı.Tahtadan evleri vardı. Hayvanları için ahır yapmasını biliyorlar siteler kuruyorlardı.
Uraltu :Daha fazlası bile vardı tabi bilcekler gerzek avrupa’lılar ne sandınız.
DÜŞMANLARINA KARŞI DEĞİŞİK SAVAŞ TAKTİKLERİ UYGULUYORLARDI
Çağın en yüksek savaş aletleri ellerinde idi. Düşmanları peşlerine düştükleri zaman geriye dönmeden ok atmada üstlerine yoktu. Düşmanlarına karşı savaş alanının elverdiği şartlar içinde değişik stratejiler kullanabiliyorlar düşmanlarını şaşırtıyorlar yitirilmiş savaşları zafere çevirmenin kafa ve seciye üstünlüğünü hemen her vuruştukları yerde gösteriyorlardı.
Zaferden dönen orduları genç kızların şarkılarla şiirlerle karşılamaları uygar bir gelenekti. Tiyatro zevkleri vardı. Bugün de geleneksel tiyatro olarak bilinen orta oyunu o günlerin tiyatrosudur.
Mete Han'ın zaferlerini övmek için söylenmiş Oğuz Destanı dünyanın en ünlü destanlarından biridir.
Uraltu :Oğuz destanı’nın mete ile bir ilgisi yoktur birkaç şey benziyor diye ilgili saymışlar.Bu iki Ulu atam arasında neredeyse bin yıl vardır.
Oğuz Destanı Mete'nin doğuşunu şöyle anlatır:
"Günün birinde Ay Kağan'ın gözü parladı bir oğlan çocuk doğurdu.
Çocuğun yüzü mavi ağzı ateş kırmızısı gözleri ela saçları kaşları kara idi. Güzel perilerden daha güzeldi. Anasının sütünü bir emdi bir daha emmedi. Yiyecek istedi konuştu.Doğduktan kırk gün sonra yürümeye ata binmeye başladı. Ayakları kurt ayağı beli kurt beli gibi idi. Vücudun her yanı tüylüydü. İşi gücü ata binmek ava gitmekti."
Uraltu :Hangi ilim bilmez hangi cahilin işi dir bu bilemem ama günümüzden çok önce yaşayan bir takım gayri Türk tarihçinin işi olsa gerek çorbalama da uzmandır’lar bu it’ler bu hikaye Oğuz’a aittir.Mete’nin hikayesi bu değil.
Hun Türkleri dünyanın en büyük ilk Türk imparatorluğunu kurmuş Mete Attila gibi kahraman hükümdarları ile adını tarihe çivilemiş bir topluluktur. Çağlarının en uygar insanları idiler.
Uraltu :Uygar değil bilge ve asil olucak uygarlık görecelidir bu gün uygarlık diye yağımıza boyun eğmemiz öğretiliyor bize.Siz Motun Kaa’nı bir de Reis'den dinliyeceksiniz.Aklın sınırları’nı aşan bir bilgeliğin bir savaşçı'nın hikayesidir bu.
Ölüme direnen.Doğacağı yıllar önce yıldızlarla bilinip öldürülmek için daha doğmadan önce plan kurulan bu Ulu Kurt’u anacaksak eğer ateş başında,gece soluğunda,Kurt ayazın’da iki çamçak kımız bir avuç tütün içerek Şamanca ırlayıp, yüksek dille göklere seslenip, vecd halinde konuşmak lağzım.Yoksa kafada bir fransız beresi suratta bir top sakal ağızda pipo yok mihrim yok üstad gibi yalama laflarla entel tarihçi pozları çekerek frenkçe değil.Yağını ağzından atasını öğrenmek ne fena şey.Oysa ne güzeldir Ataları tanımak bir kurd'un ağızından bir kurt edasıyla dinlemek Kurt Gibi Kurt olarak Türk gibi Türk olarak.
Esen bolun