KHAZAR Manash
Khazar Manash
Atsızcı

Cinsiyet: 
ileti Sayısı: 4.195
Türk var oldukça,Türkçülük ateşi de yanar durur.
|
 |
« : 11 Ocak 2015, 17:14:03 » |
|
Muhtemelen, eski dünya tarihini az çok bilen her okuyucu bu baĢlığı okuyunca anında büyük tarihçi SN. Kramer’in “Tarih Sümerde BaĢlar “ eserini hatırlayacaktır. KuĢkusuz burada bir uyum vardır. Ancak belli olduğu gibi son on yıllarda dünya tarihçileri içerisinde bir takım büyük uzmanlar Sümer kültüründen önce Ön Asya'da baĢka kültürlerin olduğu ihtimalini doğrulayan araĢtırmalar yapmıĢ ve belirli baĢarılı deliller elde etmiĢlerdir. BeĢerin kendi kültürünün geliĢmesini Sümer dehasına borçlu olması artık tarih bilimi tarafından kabul edilmiĢtir. Ancak Sümer dehasının hangi kaynaklardan su içip beslendiğini öğrenmek bugün tarih biliminin önündeki en ilginç, modern ve gerekli bir konulardandır. Sümer kültürünün köklerini, daha doğrusu Sümer’den önceki (Proto-Sümer) kültürü ve tarihi inceleyen bilimlerin elde ettiği sonuçlara dikkatle baktığımızda burada Azerbaycan'ın önemli bir yer tuttuğu açıkça görünecektir . Ne yazık ki, arkeologlarımızın bazı baĢarılı bulgularını, tarihimiz için keĢiflerini dahil, Gobustan, Azık mağarası, Gemikaya ve sairlerini (Çoruhlu, 1997: 18-20, 23-24; Bayat, 2005-4: 49; Nerimanoğlu, 2011: 87-102) hariç bizde bu gerekli alan ile hiçbir uzman akademisyen uğraĢmıyor ve yakın birkaç ile de bu tür uzmanların yetiĢeceği ne bekleniyor, ne de yetiĢtirilmesine gayret gösteriliyor!. Bu dayanılmaz hali önlemek için ilk önce sadece ve sadece Sümer anıtlarını okuyup inceleyebilir olabilecek bir değil, birkaç uzmanın yetiĢtirilmesi en önemli meseledir. Bu küçük yazıda Sümer’den önceki ve Sümer’le bağlı Azerbaycan tarihini incelemek iddiamız yoktur. Ancak kaynak ve edebiyatlarda az çok rastladığımız bilgilere dayalı bu sorunun konuluĢunu göstermeye çalıĢtık. En eski Azerbaycan tarihine ait olan onlarca meseleden biz burada sadece dördünden bahsedeceğiz.
1. Azerbaycan'ın Ortadoğu'da Sümer’e kadar, ki konumu. 2. Milattan önce III. binyılda Azerbaycan-Sümer iliĢkileri. 3. Azerbaycan ve bazı halkların köken ve meskenleri. 4. Eski tarihe ait modern edebiyatlarda “Azerbaycan” coğrafi anlayıĢına iliĢki.
Önceden belirtelim ki, “Sümer’e kadar”, “Sümer öncesi”, “Sümer’den önce” (ProtoSümer) kavramları Ģimdilik tarih biliminin bugünkü seviyesine göre geçici olarak kabul edilmiĢ bir ifadedir, milattan önce III. binli yıllara kadar olan Ortadoğu tarihi, özellikle orta taĢ, yeni taĢ ve bakır taĢ dönemi kapsamlı öğrenilinceye kadar bu terimin kullanılmasına ihtiyaç olacaktır. Azerbaycan’ın tunç devrine dek tarihe ait çok büyük değeri olan bulgular bize kendi sözümüzü söylemeye izin vermektedir. Aynı zamanda beni affedin ki, dünyanın birçok ülkelerine göre, özellikle Azerbaycan'ın güneyinde arkeolojik kazılar, aramalar çok az yapılmıĢtır.
Bahsettiğimiz döneme, yeni milattan önce X-III. binyıla ait materyaller veren Azık, Kültepe, Karaköpektepe, Baba-DerviĢtepe, Gobustan, Gemikaya’nın yanı sıra, Azerbaycan'ın güneyinde Yanıktepe, Sarabtepe, Firuztepe, Gencedere ve Dolmatepe özellikle göz önüne alınmalıdır. Bu küçük listeden görüldüğü gibi Azerbaycan'ın en eski tarihi hakkında Ģimdilik en çok bilgi veren bu tepelerdir. Tarih bilimini artık çoktan berkimiĢ ifade ve ölçülerle birlikte, “tepelerde yazılmıĢ tarih” ifadesini de kullanabilir. Sadece tarihçilere değil hem de Azerbaycan tarihini biraz yakından öğrenen okuyuculara da biliyorlardır ki, Kültepe, Baba-DerviĢ, Azık ve Azerbaycan'ın güneyindeki Dolmatepe, Firuztepe (Urumiye gölünün güneyinde), Yanıktepe ve Gencedere'de bulunmuĢ arkeolojik malzemelerin büyük bir bölümü arasında yakınlık ve bir takım durumlarda kabul edilebilirlik vardır. Meselenin konuluĢunda da bizi ilgilendiren Ģudur ki, Azerbaycan'ın güney-batısında boydan boya uzayıp giden Zağros (Patak) dağlarının doğu ve batı eteklerinde, bu bölgelere yakın yerlerde dünyada en büyük yerleĢim alanları ortaya çıkarılmıĢtır. Bunların büyük bir bölümü aynı, birbirine yakın dönemlerin ürünüdür ve Ortadoğu'nun bazı eski halk ve tayfalarının toplu merkezinin yapımında rol oynamıĢlardır ki, bundan da Azerbaycan'ın da payı olmuĢtur.
Sırf bu tarihi dönemde Azerbaycan kendi kapsamından genel insanlık tarihi için önemli bir çevreleyen ayak koymuĢtur. Bildiğimiz gibi, insanlık tarihinde öğrenilmesi çok gerekli olan tarımın, hayvancılığın, çeĢitli sanat türlerinin oluĢma dönemini incelemek, belirlemek hep ön sırada durur. Büyük Alman bilim adamı Marksist Bürhard Brentes eserinde: “Gencedere’de bulunan yapının kalıntıları yerin derin katlarına dayanıyor ve daha derin kazı yapılırsa, bu ilk yerleĢim yerinin yapısını ortaya çıkarmak mümkün olacaktır. Gelecek araĢtırmalar hayvancılığın ve tarımın varoluĢ süresini tam olarak belirleyecek katkıda bulunacaktır” . Müellif bu eserin 21. sayfasında bizim milattan önce X. bin yılındaki yoğun yerleĢim yerlerinin haritasını vermiĢtir. Onların neredeyse çoğu ve hem de esasları Urmiye gölü-Hemedan-Kerkük arasında ve onların yakınlarında, birkaçı ise Türkmenistan'dadır. Bu denli büyük bilimsel genellemelere ve bulgulara ait çeĢitli eserlerden çok misaller getirebiliriz. Bütün bunlar insanlık tarihinin en büyük ana köklerinden birinin Azerbaycan'da oluĢtuğunu söylememize hak veriyor, sadece onun nasıl oluĢtuğunu ve etki alanını öğrenmek kalıyor.
Koyduğumuz birinci sorunun ikinci alanına göz atarsak. Bu alan bilimsel önemine ve çağdaĢlığına göre ötekinden aĢağıda durmuyor, aksine, tarihçilik için en güncel alandır. Bu, sınıflı toplumun varoluĢ süresini ve hangi esaslar üzerinde oluĢtuğunu öğrenmektir. Eski dünya tarihine ait ders kitaplarından tutun da büyük hacimli tetkikatlara dek tüm eserlerde gösteriliyor ki, Ön Asya'da ilk devletler milattan önce III. binde oluĢmuĢ, ilkel-içtimai toplumda tabakalaĢma milattan önce IV. binyılın ortalarına denk gelir. Bürhard Brentes bu konuya değinerek: “Bu sürecin ilk habercileri, Dolmatepe vilayetinin nüfusu olmuĢtur... Onların seramik eĢyaları Kilikya, Anadolu, hatta Balkana yayılmıĢtır (Брентес, 1976: 163)”. En eski Azerbaycan tarihinin evrensel değeri Ģudur ki, dünyanın siyasi, kültürel tarihinin temeli sayılan Sümer’in varoluĢ ve geliĢmesinde büyük rol oynamıĢtır. Bunu yakından görmek için birkaç bilimsel bilgiyi ve ihtimali genelleĢtirmek yeterlidir.
1. Tarih biliminde Sümerliler hakkında iki temel olasılık vardır. 2. Sümerler en eski çağlar Mezopotamya'da yaĢamıĢlardır. 3. Sümerler Mezopotamya'ya baĢka yerden gelmiĢler. Bu sonuncu daha fazla iddia ediliyor ve daha çok hakikate uygun sayılır. Bunu iddia edenler gösteriyorlar ki, Sümerler Mezopotamya'ya kuzey-doğudan girmiĢ, ona kadar uzun süre Zağros'un kuzeydoğusunda yaĢamıĢlar. Her hangi sıradan bir okuyucu haritaya baksa Zağros'un kuzeydoğusunda Azerbaycan'ın bulunduğunu görebilir. Dediğimiz gibi ikinci ihtimale esaslansak (çünkü onu tasdik bilgiler olduğu halde, inkâr edici deliller yok) olarak düĢünülebilir ki, Sümerler önce Azerbaycan'da yaĢamıĢ, oradan Mezopotamya'ya akıp, yeni yeri devletlerinin merkezine dönüĢtürmüĢler. BaĢka bilgilere bakalım: Sümer’de bizim milattan önce III. binyılda sanatının ve iĢçilik kültürünün geliĢmesinde önemli rol oynayan ve geniĢ uygulanan Obsidian (volkan camı), kalay, bakır, demir, geç, firuze ve birkaç çeĢit değerli taĢlar (yaĢam taĢı, ametist, lacivert, akik gibi) dağ billuru, kuvarsit, kırsal Ģpatı vb. orada elde edilmiyor, baĢka ülkelerden getiriliyordu. Sümer’e ait bütün eserlerde gösteriliyor ki, bunların çoğu Mezopotamya'ya komĢu olan kuzey, kuzeydoğu ve doğu ülkelerinden getiriliyor, bu komĢular metalürjiyi iyi biliyorlardı. ĠĢte bu noktada Azerbaycan-Sümer iliĢkilerini görmek için Azerbaycan arkeologlarının milattan önceki X-II. binyıla ait çalıĢmalarıyla Sümer’e ait yapılan arkeolojik kazıların malzemelerini karĢılaĢtırmak gerekir, baĢka bir yandan ise tüm Azerbaycan'ın faydalı kazıları göz önüne getirilip geniĢ araĢtırmalar ve karĢılaĢtırmalar yapılmalıdır. Ana meselenin burada konulan 3. bendi-Azerbaycan ve bazı halkların, tayfaların yeri meselesi V. Ġ. Avdiyev’in “Eski Doğu Tarihi” kitabında (belli olduğu gibi bu ders kitabı Sovyet tarihçiliğinin artık kabul ettiği onaylanmıĢ bilgiler doğrultusunda yazılmıĢtır) bir iktibas gösterelim: “Halkların, özellikle eski halkların kökeni (etnogenez) meselesi çok mürekkeptir. Onu çözmek için Ön Asya'nın geniĢ arazisinde iskânlaĢmıĢ çeĢitli ulusların kültürü ve daha fazla dillerinin geliĢimi hakkında halen az olan bilgilerin öğrenilmesi zaruridir. Bunu söyleme nedenlerimiz var, Kafkasya ve Tavr’dan tutun da Güney Elam’a kadar olan ülkelerde yaĢayan dağ halkları burada en eski halklar olmuĢlardır (Авдиев, 1970: 38)
“. Birazıcık yakından bakarsak yazarın gösterdiği arazinin üçte birinden fazlasının Azerbaycan'a ait olduğunu görürüz. Bir takım baĢka tarihi bilgiler de gösteriyor ki, Sümer kültürünü yaratan halkların çekirdeğini Azerbaycan'da yaĢayan veya oradan akarak Mezopotamya’nın merkezi eyaletlerinde bulunan halklar ve tayfalar teĢkil etmiĢtir. Sadece onu gösterelim ki, son günlere dek, dünyada en eski kamıĢ kayıkların milattan önce üçüncü binyılda Mezopotamya'da yaratıldığı belli idi. Büyük Azerbaycanlı arkeolog Ġshak Caferzade bu kayıkların daha eski tasvirini Gobustan’da bulmuĢ ve milattan önce VII-VI. binyıla ait olduğunu belirlemiĢtir. Bu buluĢla dünyada gemi-tekne tarihinin en tanınmıĢ uzmanı olan Thor Heyerdahl (Heyerdahl, AI-3: 1, Spring, 1995)
tanıĢmıĢ ve onu doğrulamıĢtır. “Yunost” dergisi Tur Heyerdal’la görüĢtükten sonra: “O, Azerbaycan'dan hayretle dönmüĢtür: evet, gerçekten bunlar kamıĢ kayıkları (tarif), Stratigrafi bu tasvirlerin tam tarihini-en azından bizim milattan önce VI. binyıla ait olduğunu gösteriyor. Peki, o dönemde Hazar'da kamış gemilerde kimler dolaşıyordu? “ Hiç Ģüphe etmeden Ģimdilik bu sözü söyleyebiliriz: Sümerlerin ulu dedeleri, kendisi de Mezopotamya'ya gitmeden en az üç-dört bin yıl önce! Thor Heyerdahl da insanlığın beĢiğini buradan aramayı doğru sayıyor ve tavsiye ediyor (Юность Jurnalı, 1981, №11: 92-94). Biz kesinlikle eminiz ki, Sümer devletinin ve kültürünün yaratılmasında ve geliĢmesinde eski Azerbaycan Türklerinin azımsanmayacak kadar hizmeti, katkısı vardır. Belki de onların özünü eski Azerbaycan Türkleri koymuĢlardır. Milattan önce III. binyılın baĢlangıcında oluĢan Sümer devletini yaklaĢık 700 yıl sonra Akad devleti yıkar. Milattan önce 2200 yılında ise onun yerini Guti devleti alır (Всемирная, 1956, I.cilt: 214). Bu devletin kurucuları Gutlar’dır.
Peki, Gutiler kimlerdi? Sümerlere göre Gutiler ait fikirlerde tarihçiler arasında öyle bir tartıĢma yoktur. Onlar hakkında yazan bütün tarihçiler, Gutiler (Fani, 1992: 24; Xemgin, 1987: 3; Balkan 1990: 9Mezopotamya'ya gidip, orada yeni devlet kurmadan önce Azerbaycan'da yaĢamıĢlardır (Azərbaycan Tarixi, 1961, I.cilt: 40; Авдиев, 1970: 5). Onlar Akad devletini yok etmeden çok önce Mezopotamya'da tanınıyorlardı ve bir kısmı da sivil yolla yayılarak orada mesken kurmuĢtu. KuĢkusuz, Gutiler'in Azerbaycan'da devletleri vardı, onlar Mezopotamya’yı tuttuktan sonra da imparatorluklarının merkezi Azerbaycan idi. Gutiler tüm Mezopotamya’yı alıp, “onların tanrılarını (Azerbaycan'aE. E) yüzyıl yaĢattılar” . Mezopotamya'da 125 yıldan fazla hakim olan Gutiler’in patesileri (vassalları) güçsüzleri, yetimleri ve dul kadınları güçlülerin baskısından korumalı idiler. Bunun da sonucunda yerel nüfusun içerisinde tam hukukluların sayı öncekinden kat kat artmıĢ ve Sümer kültürü geliĢmiĢ, Sümer edebiyatı yeniden çiçeklenmeye baĢlamıĢ, büyük tapınaklar dikilmiĢti. Ortadoğu'nun eski tarihinde, onun sosyal-siyasi hayatında çeĢitli dönemlerde, büyük rol oynayan ve Luluba, Kas, Kaspi, Hurri (Subar) vb. adlarla konuĢan halklar, aĢiret ittifakları da eski Azerbaycan Türkleri olmuĢlar. Kaslarla Kaspiler'in aynı kökenli olmasını yazan tarihçilere bizde katılıyor ve bunun aksini iddia edenlerle hiçbir tartıĢmaya da girmiyoruz, sadece onlara demek gerekir ki, tarihi bir daha iyice okusunlar. Kaslar da dünya tarihi meydanına Sümerler ve Gutiler gibi Azerbaycan'dan çıkmıĢ ve yaklaĢık 1300 yıl Ortadoğu'nun tarihi kaderinde rol oynamıĢlar. Yeri gelmiĢken Ģunu da belirtelim ki, eski kaynaklarda Kas, Kassi, Kaspi, KeĢke (Kasa) adı ile bilinen bu eski Azerbaycan Türkleri, IX-XII. yüzyıl Arap dilli tarih kitaplarında milattan önceki tarihten söz edince Hazar adıyla hatırlanır. Dilcilik açısından da bu sözlerinin hepsinin aynı kökten olması kendisini doğrultur. Kas, Kaspi, Hazar, Guz, Kazvin vb. gibi coğrafi isimler de bu kökten gelir. Kaslar (Hommel, 1897: 169; Hatipoğlu, 1979: 29-32)
milattan önce II. binyılın baĢlangıcında Azerbaycan'da üstün bir yer kazanmıĢ, aynı binyılın 750 yılında baĢkanları KandaĢ’ın yönetimi altında Mezopotamya’yı fethederek bir an Ortadoğu'da büyük bir imparatorluk kurmuĢlar. Kasların en önemli hükümdarlarından biri olan II. Agum kitabelerde kendisini “Kassin (Azerbaycan'ın kuzey eyaletlerinden baĢlayarak Hemedan'a, Hazar'dan Zağros (Patak)’a kadar uzanan toprakları birleĢtirerek orada Kaslar'ın” Kass “devleti kurulmuĢtu) ve Akad’ın, geniĢ Balistan” ülkesinin hükümdarı “adlandırılmıĢtı. BaĢka bir kas hükümdarı GaraindaĢ bunlara “Sümer’in hükümdarı” sözünü de ilave etmiĢtir. Çok geçici ve aĢırı kompakt konuĢtuğumuz bu konular Azerbaycan'ın milattan önceki 6 bin yıllık tarihinin en güçlü hatlarından bir bölümüdür. Ancak bunlar, tarih kitaplarında doğru Ģekilde konulmaz, onlar kökünden incelenmek yerine, dalından-daha doğrusu Mezopotamya'ya uzanan bir parçasından tutularak oynatılır. Ana yolun başlangıcının bilinmesi halinde, onun herhangi bir kulvarında dolaşmak neye ve kime yarar ki? Birkaç söz de Azerbaycan adının eski tarihe ait eserlerde çalıĢtırılmasına dair. Böyle eserlerde Azerbaycan adı nadiren söylenir, bir kısmında da ise hiç söylenmez de. Onun yerine ise çeĢitli karmaĢık coğrafi, hem de görüntü isimler kullanılır. Neden böyle yapılı?
Neden her bir varlık kendi adıyla adlanmasın? Bilindiği gibi Sümer ile ilgili yapılan tüm araĢtırmalarda Azerbaycan'ın güney-batı ülkesinden özellikle Zağros dağları boyu ve Urmiye gölü çevresinden bahsedilir ve bu arazilerin oynadığı ekonomik, sosyal ve siyasi rolden söz ediliyor. Ancak o yerleri hep “Kuzey Ġran”, “Batı Ġran”, “Kuzey-Batı Ġran”, “modern (?) Cenubi Azerbaycan”, “Mezopotamya’nın Kuzeydoğusu”, “Sümerlerin Kuzey-Doğu komĢuları” vb. adlandırırlar (Всемирная история, 1956, I.cilt: 591; Авдиев, 1970: 37, 40; Брентес, 1976: 14, 21, 31, 126, 139 vs). “Dünya Tarihi” nin I. cildinde Kafkasya’nın eski tarihine 20 sayfa (s. 513-53312) ayrılmıĢtır. Orada Azerbaycan adı 4-5 yerde söylenir. Hepsinde de “ÇağdaĢ Azerbaycan” veya “Ģimdiki Güney Azerbaycan” Ģeklinde kullanılır.
|