K A L K A N
Atsızcı

Cinsiyet: 
ileti Sayısı: 1.926
YAŞAMIMIZI DÜŞÜNCELERİMİZ YÖNETİR
|
 |
« Yanıtla #10 : 08 Haziran 2010, 07:25:11 » |
|
YABANCI ÜLKELERDEKİ ÇOCUKLARIMIZA TÜRK KÜLTÜRÜ NİNNİ'LERİN ÖĞRETİLMESİ Türkçe manzumelerin en güzel örneklerinden birisi de Türk annelerinin çocuklarına, ahenkle, ezgiyle, çogunlukla da duygu yüklü olarak söyledigi ninnilerdir. Ninni metinlerine bakıldıgında, Türklerin egitime daha besikte basladıgı görülmektedir. Sade bir dille ve seçme kelimelerle söylenmesi, Türkçesinin son derece sade, arı ve duru kullanılması, ana dili ögretimi ile ilgilidir. Ayrıca Türkçenin temel kurallarının, kavram ve terimlerin detaylı bir biçimde ninnilerin içinde yer aldıgı görülmektedir. Ninninin hemen her milletin edebiyatı içinde bulundugu ve degisik adlarla bilindigi anlasılmaktadır . Fakat ninni söyleme ve yerli yerinde kullanma bakımından diger milletlerin Türk milleti kadar içten ve samimi olup olmadıgı bilinmemektedir. Simdiye kadar yapılan çalısmaları inceledigimizde Türk ninnilerinin yeteri kadar arastırıldıgını ve incelendigini söylemek zordur. Zira derlenmemis ciltlerce ninninin unutulmaya terk edildigi açıktır. Bu tür konusunda simdiye kadar yeteri kadar eser verilememis olması, bir talihsizliktir. Ninnilerin tamamının derlenip yazıya geçirilmemis olması; Türkçe, Türk kültürü ve Türk edebiyatı açısından ise daha büyük bir talihsizliktir. Konuya kısaca göz gezdirdigimizde simdiye kadar yapılan arastırmalarda ninni metinlerinin bir kısmının derlendigi; derlenen metinlere göre ninnilerin tariflerinin yapıldıgı ve sekil bakımından incelendigi görülmektedir. Ninniler:Ninniler konusunda pek çok tarif yapılmıstır. Bu tarifler, özetle; ninnilerin manzum oldugu; çocuklara anneleri veya yakınları tarafından çesitli biçimlerde, özellikle ezgili söylendigi; aglayan çocukları susturmak ve uyutmak veya uyku vakti gelen çocukları uyutmakla ilgili bulundugu; mısralara birtakım ahenkli klise sözler ilave edildigi; kafiye ve ahenk özellikleri tasıdıgı; beste ile terennüm edildigi yönündedir . Aslında bu tariflerin, birkaç unsur eksik olarak, hemen hepsinin dogruya yakın oldugu görülmektedir. Eksiklerden bir tanesi, bebeklerin uyandırılırken de ninnilerin söylenmesinin belirlenememesidir. Halk bilimcilerin, ninnilerin bu yönünü tespit edemedikleri anlasılmaktadır.
Besigimin kulpu bakır, Ugulerim takır takır,
İçindeki Molla Bekir, Uyan bebek sabah oldu,
Nenni bebek sabah oldu . Su dagdan çıktım yayan,
Gel bu dertlere dayan, Bebegim uykudan uyan, Ninni bebegim ninni!
Halk bilimcilerin eksik bıraktıkları bir baska konu da bebeklere uyandıktan sonra yani uyanıkken de ninnilerin okunmasıdır. Asagıdaki örneklerde bu açıkça görülmektedir:
Bebek uyandı bakar, Eli kundaktan çıkar, Agzından sefil akar, Yanaktan gülü kokar, Ninni yavrum ninni, Ninni yavrum ninni !
---------------------
Bebek uyandı bakıyor, Gözlerinden yas akıyor, Sevinci içimi yakıyor, Nenni bebek oy oy!
---------------------
Elma attım yuvarlandı, Gitti besige dayandı, Bebek uykudan uyandı, Nenni bebek oy oy oy!
----------------------
Elma attım yuvarlandı, Gitti besige dayandı, Bebek uykudan uyandı, Nenni bebek bebek, Nenni yavrum yavrum, Nenni kuzum, Kuzum nenni oy!
Bu örnekleri çogaltabilmek mümkündür. Dolayısıyla ninnilerin bebekleri uyutmanın yanında; bebekleri eglendirmek, onları sevmek, iletisim kurma ve özellikle onları egitmek için de söylendigi anlasılmaktadır. Daha dogrusu Türk milleti, bebek ve küçük çocuklarıyla ninniler vasıtasıyla iletisim kurmaktadır.
|
|
|
Kayıtlı
|
SEN TANRI DEĞİLMİSİN , ADINI YARGILATMA SANA TANRI DEYİNCE , DİNİMİ SORGULAMA YA ADAM ET BUNLARI , YA BERABER YAŞATMA KANI BOZUK OLANLAR "TÜRK'ÜM" DİYEMESİNLER 𐱃𐰀𐰴𐰾𐰃𐰤 𐰴𐰀𐰞𐰴𐰀𐰣
|
|
|
K A L K A N
Atsızcı

Cinsiyet: 
ileti Sayısı: 1.926
YAŞAMIMIZI DÜŞÜNCELERİMİZ YÖNETİR
|
 |
« Yanıtla #11 : 08 Haziran 2010, 11:17:24 » |
|
YABANCI ÜLKELERDEKİ ÇOCUKLARIMIZA TÜRK KÜLTÜRÜ NİNNİ'LERİN ÖĞRETİLMESİ Ninniler ve Ana Dili ile Kültür Egitimi: Halk bilimcilerin ve egitim bilimcilerin gözden kaçırdıgı asıl konu, ninnilerin egitim yönüdür diyebiliriz. Metinler iyi tahlil edildiginde ninnilerin; bebekleri ve çocukları uyutmanın çok ötesinde, onları egitmek için söylendigi açık bir biçimde ortaya çıkmaktadır. Daha dogrusu 0-6 yas grubunun yani günümüz okul öncesi egitiminin temellerinin binlerce yıl önce atıldıgını rahatlıkla söyleyebiliriz. Türk milleti, güzel sanatlara yatkındır. Dolayısıyla Türk milleti; tarihin derinliklerinden beri, söyleyecegi sözleri ahenkli, ezgili ve ölçülü bir biçimde, dilin imkânları el verdigince söylemeye çalısmıstır. Türkçenin ilk edebî metinleri sayılan Orhun Yazıtları’ndan bu yana ulasabildigimiz eserlerden anladıgımıza göre bu gayretinde basarılı oldukları açıkça ortadadır. Konunun bir baska yönü de Türk toplumunda her kesimden insanın sair ruhlu olması ve toplumun her kesiminin ahenkli ve ölçülü sözler söyleyebilmesidir. Türküler ve ninniler bunun en büyük delilleridir. Çobandan çiftçiye, halk âsıgından divan sairlerine kadar herkes Türkçeyi çok güzel kullanarak manzumelerini ortaya koymustur. Bu gelenek hâlâ da devam etmektedir. Ninniler, manzumdur. Sade dil ile, ahenkli, çogunlukla ölçülü olan bu edebî tür; anne ile çocuk arasındaki gönül bagını kurmaktadır. Bizce simdiye kadar yapılan tariflerin eksik tarafı, ninnilerin egitim yönü üzerinde durulmamasıdır. Zira ninnilerin metinlerine bakıldıgında, onların çocuk uyutmanın yanında, belki de daha önemli görevi, çocuk egitimi ile ilgili oldugu anlasılmaktadır. Ninni metinlerine bakıldıgında Türk milletinde egitime daha besikte basladıgı görülmektedir. Sade bir dille ve seçme kelimelerle söylenmesi, son derece arı ve duru olması, anadili egitimi ile ilgili olmalıdır. Zira incelendiginde Türkçenin temel kurallarının detaylı bir biçimde ninnilerin içinde yer aldıgı görülmektedir. Günümüzde okul öncesi egitimcilerinin 0-6 yas grubu çocuklarımız için yönlerini batıya dönüp kılı kırk yararak ortaya koydugu “okul öncesi egitiminin temel kuralları”nın ninniler içerisinde yüzlerce kat fazlasıyla yer alması gerçekten dikkat çekicidir. 0-6 yas grubu yani okul öncesi egitiminde çocuga ögretilmesi gereken temel nesne ve kavramların; Türk kültüründe ninnilerle daha besikte birkaç aylıkken verilmeye basladıgı anlasılmaktadır. “Okul öncesi egitim dönemini kapsayan 0-6 yas, çocukların bedensel, zihinsel ve sosyal gelismelerinin en hızlı oldugu dönemlerden biri oldugu, bu dönemdeki gelismelerin, çocugun ileriki yasamında büyük önem tasıdıgı” (Poyraz 2003: 17) dikkate alındıgında ninnilerin önemi bir kez daha artmaktadır. Ninni metinlerine söyle bir göz atacak olursak karsımıza sunlar çıkmaktadır: Her seyden önce Türk milletinin bebeklere ve küçük çocuklara bakısı ile onlarla konusmaya baslamasını, onlara ilk hitabını, seslenmesini ve yakıstırdıgı sıfatları gözler önüne sermek gerekir: anasının kuzusu, annesinin tek gülü, arslanım, babasının gözünün nuru, bahçelerin gülü, balam, balım, bebecigim, bebegim, bereketli bebegim, besikteki melegim, bey oglum, biricik sevdam, can dostum, can kusum, cicili bebek, cicim, cigerimin kösesi, ciger-parem, cigergusem, çiçegim, dilek kusum, elleri kolları kınalı bebek, evimin tek çiçegi, evin bülbülü, gözleri sürmelim, gözüm, gözümün bebegi, gül bebegim, gül yüzlü, gülüm, güzel çocuk, güzel yavrum, güzelim, güzeller güzeli, hanım kızım, kınalım, körpe kuzum, kuzum, küçük kuzum, melegim, nazlı kusum, nazlım, lokumum, ömrümün çiçegi pasam, Rabb’imin melegi, sag elim, sevgili yavrum, sekerim, sirin nazlı kusum, tatlı yavrum, tay yavrum, ugurlu bebegim, yavrum, ... Bunlara yüzlercesini eklemek mümkündür. Acaba dünyada, dünya dillerinde bundan daha büyük, daha derin, daha samimi, daha içten, daha gönülden, daha genis, daha yüksek, daha kapsamlı sevgi ve muhabbet ifadeleri var mıdır? 0-6 yaslarındaki çocuklar için temel ihtiyaçlar ninnilerle bebege ögretilmektedir: besige belenmek, belemek, emmek, emzirmek, anne sütü emmek, yemek, içmek, yatmak, uyumak, yuhlamak (uyuklamak), çimmek (yıkanmak), çisini yapmak, temizlenmek, temizlemek, temiz kalmak, uyanmak, yürümek, oynamak, büyümek, gülmek, gülümsemek, ... Ninnilerle 0-6 yaslarındaki çocuklara günlük hayatta kullanılan temel araç gereçler de tanıtılmaktadır: besik, aynalı besik, oyuncak, yatak, dösek, elbise, süt, yogurt, peynir, helke (bakraçtan büyük bir çesit kova), kova, sahan, gügüm, tas, tabak, külekçe (Küçük yag kabı), yaglık (mendil), mendil, çorap, halı, kilim, makas, igne, iplik, ... Ninnilerle 0-6 yasları arasında olan bebeklere ve çocuklarımıza; göz, kulak, burun, kirpik, bas, yüz, kas, agız, dis, azı disi, dudak, alın, yanak, çene, saç, sakal, boyun, omuz, gerdan, bögür, el, kol, bud, parmak, tırnak, bel, bacak, diz, ayak, ciger, kalp, yürek, ... gibi organ isimlerinin de ögretilmekte oldugu anlasılmaktadır. Hatta kakül, perçem, bacak bagı, ... gibi terimlerle daha da ayrıntılara inilmistir. 0-6 yasları arasında bulunan ve hayata ilk adımlarını atan insana akrabaları ninnilerle tanıtılmaktadır: anne, baba; agabey, abla; kardes, bacı, ogul, usak (küçük çocuk), kız, kızan, gelin, yenge, amca, emmi, dayı, hala, teyze, dede, nene, ava (aga, agabey), bala (çocuk, yavru), damat, eniste, güvey, yenge, nisanlı, kuma, elti, görümce, ... Daha da ayrıntıya inilerek yakın çevresinde olabilecek kisilerden de bahsedilmektedir: dost, düsman, komsu, akran, arkadas, sırdas, ... Besikteki bebege ve küçücük çocuga ninnilerle Türk sayı sisteminin düzenli bir biçimde ögretildigi anlasılmaktadır: bir, iki, üç, dört, bes, altı, yedi, sekiz, dokuz, on ve onun katları olan sayılar son derece düzenli bir biçimde ninnilerin arasına serpistirilmistir. Hatta binli sayıların ninniler içerisinde yer alması gerçekten ilgi çekicidir. Ninnilerle al, kırmızı, kızıl, ak, beyaz, siyah, kara, yesil, mavi, sarı, ... gibi temel renkler de ögretilmektedir. Hatta daha da ileri gidilerek boz, çakır (açık mavi), mor, pembe, kır (beyaz ile az miktarda karanın karısımından olusan renk), benekli, ... gibi ikinci derecedeki renkler de ninni mısraları arasında, konuya uygun olarak yer almaktadır. Ninnilerin sistemli bir egitim aracı oldugu, temel ihtiyaçlara yer vermesiyle de ortaya çıkmaktadır. nsanlar için beslenme maddelerinin hemen hepsi ninnilerle bebek ve çocuklara tanıtılmıstır: Ekmek, su, un, seker, helva, tuz, yag, inek yagı (tereyagı), bal, peynir, bulgur, pirinç, nohut, kuru fasulye, hamur, ... Bu maddelerle yapılan yemeklerden bazıları da ninnilerde yer almaktadır: Çorba, as, börek, pilav, pide, fincan böregi, mumbar dolması, lahana sarması, kuymak (Trabzon, Rize, Gümüshane ve Artvin yörelerinde mısır unu, peynir, tereyagı ve tuzla yapılan bir yemek), bol soganlı börülce, boza (arpa, darı, mısır, bugday gibi tahılların hamurunun eksitilmesiyle yapılan koyuca, tatlı veya mayhos içecek), kaymak, mumbar dolması doldurmak, lahana sarması sarmak, sogan ekmek, ... Bebek için önemli olan tatlı yiyecekler elbette unutulmamıstır: Bal, seker, lokum, serbet, reçel, helva, seker helvası, ... Bebek ve çocukların uyku odasından sonra en fazla vakit geçirdigi mekân, yemeklerin pisirildigi mutfaktır. Ninnilerle mutfak en ince ayrıntılara kadar bebege tanıtılmaktadır: Ates, bardak, bıçak, dolap, fincan, gügüm, helke (bakraçtan büyük bir çesit kova), kasık, kazan, kepçe, kova, külekçe (Küçük yag kabı), küp, od (ates), oklava, sahan, süpürge, tabak, tas, tencere, terek, testi, ...
|
|
|
Kayıtlı
|
SEN TANRI DEĞİLMİSİN , ADINI YARGILATMA SANA TANRI DEYİNCE , DİNİMİ SORGULAMA YA ADAM ET BUNLARI , YA BERABER YAŞATMA KANI BOZUK OLANLAR "TÜRK'ÜM" DİYEMESİNLER 𐱃𐰀𐰴𐰾𐰃𐰤 𐰴𐰀𐰞𐰴𐰀𐰣
|
|
|
K A L K A N
Atsızcı

Cinsiyet: 
ileti Sayısı: 1.926
YAŞAMIMIZI DÜŞÜNCELERİMİZ YÖNETİR
|
 |
« Yanıtla #12 : 08 Haziran 2010, 11:21:34 » |
|
Ninniler ve Ana Dili ile Kültür Egitimi:
Besikten kalkıp mutfaga gelen bebege yenilen meyveler de tanıtılmaktadır: üzüm, yemis, elma, nar, koz, ceviz, zeytin, armut, kiraz, ayva, hurma, visne, portakal, ... Sebzeler de bebege tanıtılmıstır: lahana, ıspanak, pırasa, sogan, kelem, nane, tere, madımak, ... Tahıl ve tarım ürünleri de ihmal edilmemistir: bugday, mercimek, arpa, mısır, darı, asma, basak, nohut, ceviz, fındık, fıstık, kestane, ... Evin diger bölümleri de unutulmamıstır: oda, hayat, dam, çatı, balkon, ... Dogal olarak evin diger bölümündeki esyalar da: Aynalı besik, besik, çorap, çarsaf, dösek, egircek, elbise, halı, ig (Pamuk, yün gibi seyleri egirmekte kullanılan, ortası siskin, iki ucu sivri ve bunlardan biri çogu kez çengelli agaç, egirmen, kirmen), igne, iplik, kilim, kirmen, küp, makas, makat, masa, mendil, oyuncak, sandalye, sedir, yastık, yatak, yaglık (mendil), yatak, yumak, ... Bebek için zararlı olan madde ve nesneler de ninnilerle tanıtılmıstır: Bit, ates, bıçak, avu (agu), igne, kene, od (ates), pire, zehir, ... Kötü durumlar, hastalıklar anlatılırken de son derece dikkatli olunmus, bebekler ve çocuklar ürkütülmemistir: Benim tatlı yavrum uykuların hastası, ... Bastan sona bütün giyim esyalarının ninniler içerisinde yer aldıgı da görülmektedir: aba, atkı, ayakkabı, bagırdak (çocugun besige sarıldıgı enli kusak), çamasır, çaput, çorap, çul, çulfalık (bez, kumas), diba (altın ve gümüs islemeli bir tür ipek kumas), dolak, don, dügme, elbise, esvap, etek, gül islemeli kundak, ip, kopça, köynek, kundura, kürk, pabuç, papık (ayakkakbı, pabuç), sapka, taç, terlik, tülbent, yazma, yelek, yorgan, yumak, yün, ... Daha da ayrıntılara inilmis, bebek ve çocuklarımıza takılar tanıtılmıs ve ögretilmistir: altın, altın bilezik, altın bilezik tası, bilezik, boncuk, çıngıl (boncuk, nazarlık gibi süs esyaları), gerdanlık, inci, mavi boncuk, mercan, nazarlık, püskül, tesbih boncugu, zümrüt, ... Besikteki bebege veya besikten yeni inmis, ancak evin içinden pek çıkmamıs çocuga ninnilerle dıs yakın çevre de tanıtılmaktadır: agaç, ambar, ambarda tahıl bulunması, asma, baca, bag, bahçe, bostan, çatı, çesme, dag, dam, degirmen, ev, fidan, harman, kargir ev, kösk, ocak, orman, pencere, pınar, samanlık, samanlıkta saman olması, saray, tarla, ... Tarım toplumlarında insanların yakın çevresi diger canlılardır. Ninnilerde besikteki bebege evcil ve evcil olmayan hayvanlar da tanıtılmıstır: at, ceylan, deve, esek, ferik, horoz, katır, keçi, koç, koyun, kömüs, köpek, kurt, kuzu, os (köpek), sıçan (fare), sıpa, tavsan, tavuk, tay, tazı, teke, tilki, tosun, ... Hatta daha da ayrıntıya inilmis, hayvanlarla ilgili olan böcekler ögretilmistir: Bit, kene, pire, ... Evcil hayvanlara gerekli olan malzemeler de unutulmamıstır: Eyer, çivi, nal, püskül, semer, yular, ... Evcil olan hayvanların yiyecekleri de ninni metinlerinin içerisinde bebek ve çocuklara ögretilmistir: Arpa, bugday, hamur, ot, saman, yonca, yulaf, ... Çiftçilik ile ilgili bütün terim ve kurallar da ninnilerin içerisinde anlatılmıstır: Demet, deste, devsirmek, yaylamak, harman kaldırmak, bulgur yaylama, düven sürmek, düven, saban, boyunduruk, kazma, kürek, kalbur, gözer, bıçkı, hızar, balta, nacak, girebi (burnu küçük balta), sele, sepet, yaba, oluk, ... Daha da ayrıntıya inilmis, bitkiler ile ilgili ayrıntılar da verilmistir: agacın dalı, agacın yapragı, lahananın kökü, çiçegin dalı, ... Besikte yatan bebegine Türk milleti, çiçekleri de ögretmistir: çiçek, gonca, gül, ıhlamur, lâle, nergis, papatya, reyhan, sarmasık, sümbül, tomurcuk, .. Cografya terimlerinin bütün ayrıntılarıyla ninniler içerisinde yer alması gerçekten ilgi çekicidir. Öyle anlasılmaktadır ki Türk çocuguna besikte iken ve daha evden çıkmadan dıs dünya ile cografya ögretilmektedir: agaç, agaçlı ormanlar, asuman, beri geçe, çalı, çalılık, çay, çayır, çevresi sulu daglar, çimenlik, çöl, çukur, dag, daglar, dagların yoncası, deniz, dere, derin göl, gök, gökyüzü, göl, göze, ırmak, inis, karsı yamaç, kaya, kır çiçegi, kır, kıraç, kıyı, koca daglar, koyak (kuytu yer), köy, kuyu, orman, otluk, ova, öte geçe, sehir, tas, tepe, ulu daglar, uzun daglar, yayla, yazı (yayla), yer, yokus, yüce dag, yüksek ... Türk milleti bebegine besikte iken dünyayı ve evreni de anlatmıstır: asuman, ay, ayın gökte olması, bulut, dünya, gök, günes, sis, yer, yıldız, ...Hatta yıldız isimlerini bile tek tek kulagına nagme ile fısıldamıstır: Kervankıran, Samanyolu, Ülker, ... Ninnilerle 0-6 yaslarındaki çocuklara zaman kavramlarının ve takvimin de ögretildigi anlasılmaktadır: gündüz, sabah, tan, kusluk, ögle, erken, geç, ilkindi, aksam, gece, yatsı, gece yarısı, sene, yıl, kıs, yaz, güz, gün, mevsim, bahar, saat, dakika, evveli-sonrası, önceki gün, dün, bugün, yarın, yarından sonrası, öbür gün, bir gün, isimdi, hemencecik, Nevruz, Vade yeli, Hıdır-ellez, ...
|
|
|
Kayıtlı
|
SEN TANRI DEĞİLMİSİN , ADINI YARGILATMA SANA TANRI DEYİNCE , DİNİMİ SORGULAMA YA ADAM ET BUNLARI , YA BERABER YAŞATMA KANI BOZUK OLANLAR "TÜRK'ÜM" DİYEMESİNLER 𐱃𐰀𐰴𐰾𐰃𐰤 𐰴𐰀𐰞𐰴𐰀𐰣
|
|
|
K A L K A N
Atsızcı

Cinsiyet: 
ileti Sayısı: 1.926
YAŞAMIMIZI DÜŞÜNCELERİMİZ YÖNETİR
|
 |
« Yanıtla #13 : 08 Haziran 2010, 11:30:11 » |
|
Hava durumu da ninnilerle bebeklere ögretilmistir:ay ısıgı, ay, ayaz, bulutlu, günes, günesli, kurak, sisli, yagmur, yagmurlu, ... Ninniler ile bebeklere sunulan dıs dünya bunlarla da sınırlı degildir: Agaçlar: çam, kestane, fındık, mese, kavak, sögüt, kamıs, ... Agaçların kutsal oldugu ve çevrenin korunması gerektigi de unutulmamıstır:
Kuslar (uçan hayvan ve böcekler): arı, baykus, bülbül, darı kusu, bal kusu (arı), dogan, güvercin, kartal, kaz, kelebek, kugu, kuzgun, ördek,serçe, soyka (tüyleri alaca, küçük bir karga türü), sahan (sahin), üveyik (güvercinlerden korularda yasayan, eti için avlanan bir kus), ... Madenler: altın, bakır, demir, gümüs,... Sosyal hayat: agıt, bayram, dügün, hamam, kesik (sıra, nöbet), komsu, mahkeme, memleket-gurbet, misafir, ölüm, sünnet, senlik, toyluk (dügün),... Türk toplum hayatının temel terimleri: Aga, aile, bayram, bey, cadde, dede, diyar-ı gurbet, dügün, gurbet, kervan, köy, nene, ocak, sıla, sokak, sehir, ...Geleneksel Türk kültür hayatı: Nevruz, Vade yeli, Hıdır-ellez, yagmur duası, çömçeli gelin (seyirlik oyunda kisi), ... Meslekler: bekçi, bostancı, davulcu, degirmenci, demirci, doktor, elekçi, harmancı, hekim, hemsire, hizmetçi, igci, kalaycı, kalburcu, kayıkçı, kaymakam, kervan beyi, kilimci, körükçü, nalbant, ögretmen, terzi, vali, zurnacı, ... Ticaret hayatı: akça, altın, bedesten, cereme ver- (Baskası tarafından yapılan veya kaza sonuca ortaya çıkan zararı ödemek), cömert, fırın, hal, harçlık, kervan, kurus, lira, para, pazar, yelpaze yapmak-hanımlara satmak, ... Müzik alet ve araçları: baglama, çan, çangırdak (zil, çan), damdıra (tambure), def, düdük, kaval, kelek, saz, zil, zurna, ... Türk milleti, bebegine ve küçük çocuguna ahenkli hitap ederek onda müzik kulagının ve müzik kültürünün de temelini atmıstır: benek benek, bıdıl bıdıl, cıstık cıstık cıstana, çıngılı püskülü, döne döne, eee eee eee, gagıl gagıl, gıdıl gıdıl, gıgıl gıgıl, huuu huuu huuu, ılgın ılgın, ılgıt ılgıt, ıngır çıngır, ısıl ısıl, kihir kihir kisnemek, kodalak kodalak, mısıl mısıl, minik minik, nenni nenni, ninni ninni, öllee öllee, ölleek ölleek, ööö ööö ööö, pısss pısss, pısss, tıhır mıhır, tıkır mıkır, tıpıs tıpıs, yesil yesil, ... Türkler, ordu millettir. Hep askerlikle iç içe olmustur. Ninniler okundugunda, Türk milletinde, askerlik egitiminin besikte basladıgı anlasılmaktadır. Temel terim ve kavramlar, bebek dünyaya geldikten sonra tek tek, ahenkli ve terennümlü bir biçimde anlatıldıgı görülmektedir: ağa, asker, askerlik, barış, bayrak, bey, binbaşı, burç, çavuş, devlet, dost-düşman, emir, er, fetih, kale, kale kapısı, komutan, mızrak, millet, ok, onbaşı, ordu, padişah, sancak, saray, savaş, sefer, sultan, sur, süngü, tabanca, tüfek, vatan borcu, vatan, yay, yüzbaşı, ...
|
|
|
Kayıtlı
|
SEN TANRI DEĞİLMİSİN , ADINI YARGILATMA SANA TANRI DEYİNCE , DİNİMİ SORGULAMA YA ADAM ET BUNLARI , YA BERABER YAŞATMA KANI BOZUK OLANLAR "TÜRK'ÜM" DİYEMESİNLER 𐱃𐰀𐰴𐰾𐰃𐰤 𐰴𐰀𐰞𐰴𐰀𐰣
|
|
|
K A L K A N
Atsızcı

Cinsiyet: 
ileti Sayısı: 1.926
YAŞAMIMIZI DÜŞÜNCELERİMİZ YÖNETİR
|
 |
« Yanıtla #14 : 08 Haziran 2010, 19:12:57 » |
|
Ninnilerde sağlıklı yaşamanın temel kuralları da ön plandadır. Sağlıklı yaşamın temel kurallarından biri de uykudur. Ninnilerde bebeğin uyuması şu ifadelerle tesvik edilmektedir: Benim yavrum uyur, uykusu tatlı / Uyuyunca melek olur yavrum kanatlı; yavrum güller kokar; ben yavruma gül diyemem, gülün ömrü az olur; ninni deyip yatarsın, kızıl güle batarsın, kızıl gülün içinde, tatlı uyku bulursun; gözlerin akıp gidiyor, uykulara gül seriyor, rüyalar seni bekliyor; uyu yavrum ninni, büyü yavrum ninni, yürü yavrum ninni, uyu büyü güzelim; uyusun da büyüsün, tıpıs tıpıs yürüsün, ... Saglıklı yasamın diger bir kuralı da beslenmedir: Mamasını yesin büyüsün; sütünü içsin büyüsün, büyüsün de güçlü olsun; erken yatalım-erken kalkalım, güçlü olsun da askere gitsin, ….Saglıklı yasamanın ilk kurallarından birisi olarak temizlik, ninnilerle dikkatlere sunulmustur:
Höllügünü ben elerim, Temiz bezlere belerim, Sen gülersen ben gülerim, Ninni benim kuzum ninni! Ninni benim oglum ninni!
Ninnilerin içerdiği diger bir konu da okul eğitimidir. Eğitimin araçgereçleri de çok erken yaşta ayrıntılarına kadar çocuğa sunulmustur: âlim, bandıra (mürekkep kalemi, kamıs kalem), divit, hece, hoca, kagıt, kalem, kitap, mektep, mürekkep, okul, ögretmen, silgi, yazı, ...
0-6 yasları arasında olan ve hayata yeni adım atan bebek ve çocuklara, dıs dünya son derece sade bir Türkçe ve ahenkli ezgilerle tanıtılmıstır: Gülde bülbülün ötmesi, gülün açılması, baharın gelmesi, baharda gülün açması, çiçegin açtıgında baharın gelmesi, bahçede gülün derilmesi, süpürgenin baglanması / sarılması, kuru agacın odun olarak kullanılması, lâlelerin büyümesi, koyun ile koç gelmesi, aksam babanın eve gelmesi, kestanenin toplanması, kusların ötmesi, kıs ile sogukların gelmesi, bulutun yürümesi yagmurun gelmesi, daglarda lâlelerin büyümesi, tarlada darının olması, saksıda goncanın olması, yaylaların yogurdu, bebegi annenin dogurması, yaz gelince koyunun kuzulaması, kervanın yük götürmesi, topun patlaması, top patlayınca birinin vurulması, saçların örülmesi, pazara gidilmesi, pazardan alıs veris edilmesi, çorbanın tas içinde bulunması, agaca salıncak kurulması, Tanrı’nın evlat vermesi, Tanrı’nın verdigi evladın bahçedeki fidana benzemesi, samanlıkta saman olması, ambarda tahıl bulunması, Babanın kösede Mushaf okuması, bahçelerden suyun gelmesi, tekkelerden huu sesinin gelmesi, çesmelerden su gelmesi, gökte yıldızın oynaması, gözeden suyun getirilmesi, okullara gidilmesi, mektepli olunması, devletli olunması, ... Bunlara binlerce örnek eklemek mümkündür. Yukarıda çesitli yerlerde de söyledigimiz gibi ninnilerin dili son derece sade, duru, akıcı ve yalındır. Anadili ögretiminin de ilk asamasının ninniler oldugu anlasılmaktadır. Bu metinlerle çocuga hayatın bütün yönleri tanıtılırken ileri derecede Türkçe ögretimi de gerçeklestirildigi görülmektedir.
|
|
|
Kayıtlı
|
SEN TANRI DEĞİLMİSİN , ADINI YARGILATMA SANA TANRI DEYİNCE , DİNİMİ SORGULAMA YA ADAM ET BUNLARI , YA BERABER YAŞATMA KANI BOZUK OLANLAR "TÜRK'ÜM" DİYEMESİNLER 𐱃𐰀𐰴𐰾𐰃𐰤 𐰴𐰀𐰞𐰴𐰀𐰣
|
|
|
K A L K A N
Atsızcı

Cinsiyet: 
ileti Sayısı: 1.926
YAŞAMIMIZI DÜŞÜNCELERİMİZ YÖNETİR
|
 |
« Yanıtla #15 : 08 Haziran 2010, 19:17:31 » |
|
Türkler hareketli bir millet olduğu için Türkçede fiiller önemlidir. Ninnilerde fiillerin çokluğu dikkat çekecek derecededir. ilk göze çarpan zıt anlamlı fiillerdir. Beşikteki bebeğe ve evdeki çocuğa öğretilen fiillerin bazılarına göz atalım: acıkmak-doymak, aglamak-gülmek, almak-bırakmak, almak-vermek, artırmak-eksiltmek, atmak-tutmak, azalmak-çogalmak, baglamak-çözmek, batmakçıkmak, belemek-çözmek, bulmak-kaybetmek, büyültmek-küçültmek, büyümekküçülmek, büyütmek-küçültmek, çıkmak-girmek, dogmak-ölmek, doldurmakbosaltmak, dolmak-bosalmak, doymak-acıkmak, dövüsmek-barısmak, durmakyürümek, düsmek-kalkmak, eksilmek-artmak, gelmek-gitmek, germek-gevsetmek, getirmek-götürmek, giyinmek-kusanmak, gülmek-aglamak, gülümsemeksomurtmak, incitmek-incitmemek, inmek-çıkmak, istemek-istememek, kokmakkokmamak, konusmak-susmak, konusturmak-susturmak, küsmek–barısmak, oynamak-oynamak, övülmek-yerilmek, sermek-toplamak, sevinmek-üzülmek, sevmek-sevmemek (nefret etmek), sormak-cevaplamak, söylemek-susmak, uyumakuyanmak, yakmak-söndürmek, yaktırmak-söndürtmek, yakmak-yakmamak, yanmaksönmek, yapmak-yıkmak, yıkılmak-kalkmak, yuvarlanmak-kalkmak, yüklemekindirmek, ... Bu örneklere yüzlercesini eklemek mümkündür. Hatta çocuklara fiil ögretme konusunda çok daha ayrıntılara inilmistir: Acınmak (acımak), ıhtırmak (deveyi çöktürmek, oturtmak), ırgalamak, kıvanmak (övünülecek bir olaydan dolayı sevinmek), nakıslamak, osumak (büyümek, gelismek), ögrünmek (sallamak), ögürlemek (sallamak), satasmak, sogulmak (kurumak, kesilmek), ugrelemek (sallamak), yetirmek (yetistirmek), ... Kavram ögretimi konusunun boyutu, asagıdaki örnekler incelendiginde açık bir sekilde görülecektir: acı-tatlı , açık-kapalı, agır-hafif, akıllı-deli, ak-kara, aksam-sabah, al (hile)- dürüstlük, alçak-yüksek, alt-üst, arka- ön, asagı, yukarı, aynı-farklı, az-çok, beriki-öteki, beyaz-siyah, bos-dolu, bütün-parça, büyük-küçük, büyük-ufak, canlı-cansız, cimri-cömert, çevre-uzak bölge/yer, çirkin-güzel, dar-bol, dar-genis, dayanıklı-dayanıksız, derin-sıg, dısarı-içeri, dısında-içinde, dostdüsman, düz-düz olmayan, düzenli-düzensiz, düz-yokus, erken-geç, eski-yeni, evcilevcil olmayan, fakir-zengin, gece-gündüz, genç-yaslı, girmek-çıkmak, giydirmekçıkartmak, giymek-çıkarma, güçlü-güçsüz, hızlı-yavas, ırak- yakın, ileri-geri, incecik-kalın, ince-kalın, inisli-çıkıslı, inis-yokus, iyi-kötü, kaba-kibar, kabalıkkibarlık, kalabalık-tenha, kapaklı-kapaksız, karlı-karsız, katı-sıvı, kısa-uzun, kilitlikilitsiz, kirli-temiz, kolay-zor, kosmak-yavas yürümek, kuru-yas, rüya-gerçek, sabah-aksam, sag-sol, sert-yumusak, sıcak-soguk, sık-seyrek, sisman-zayıf, taslıtassız, tek-çift, uslu-yaramaz, uyur-uyanık, uzak- yakın, yerli-yabancı, var-yok, ...
|
|
|
Kayıtlı
|
SEN TANRI DEĞİLMİSİN , ADINI YARGILATMA SANA TANRI DEYİNCE , DİNİMİ SORGULAMA YA ADAM ET BUNLARI , YA BERABER YAŞATMA KANI BOZUK OLANLAR "TÜRK'ÜM" DİYEMESİNLER 𐱃𐰀𐰴𐰾𐰃𐰤 𐰴𐰀𐰞𐰴𐰀𐰣
|
|
|
K A L K A N
Atsızcı

Cinsiyet: 
ileti Sayısı: 1.926
YAŞAMIMIZI DÜŞÜNCELERİMİZ YÖNETİR
|
 |
« Yanıtla #16 : 08 Haziran 2010, 19:50:36 » |
|
Dil ögretiminde ne kadar ayrıntıya inildigi, asagıdaki ninni okundugunda daha iyi anlasılacaktır:
Yavrumun elleri mini minnacık, Kulakları küçücük, Burnu ufacık, Biraz uyu, çabuk büyü azıcık, Yavrum nenni nenni! Yavrum nenni nenni! Ninniler;Türk kültüründe kız çocugu ve erkek çocugu arasında bir ayrımın yapılmadıgını, ikisinin de çok önemli oldugunu ve iki cinsiyete de aynı önemin verildigini göstermektedir. Bununla birlikte Türk milleti; kız çocuguna kız, erkek çocuguna da erkek görevini daha besikte iken yüklemistir. Kız bebeklere ve çocuklarına okunan / söylenen ninnilerden bazıları:
Kızım kızım inciyim, Güzellikte birinciyim, Adımı sorarsanız, Annemin kızıyım, Babamın gözüyüm . Kızım kızım gül kızım, Seker kızım bal kızım, Güllü müsün, ballı mısın, Yoksa portakallı mısın... Uyu yavrum ninni! Uyu yavrum uyu! Erkek bebeklere ve çocuklara okunan / söylenen ninnilerden bazıları:
Ay böyle tek tek dogar, Gün böyle tek tek dogar, Senin gibi oglanlar, Anadan tek tek dogar. Eee pıs pıs eee ... Eee pıs pıs eee .. . Evlerinin önü kuyu, Kuyudan çeker oglum suyu, Pek güzeldir oglumun huyu, Askerdir oglumun soyu, Ninni yavrum ninni! Ninni pasam ninni! Türk toplumunda bebekler ve çocuklar, erkeklik ve disilik görevini besikte yüklenmektedir. Hayatlarının sonraki bölümlerinde çocuk oyunları devreye girmekte ve çizgilerinden sapmadan devam ettirmektedir. Çocuk oyunlarından hemen sonra kız çocuklarının çeyiz isledikleri, erkek çocukları da tarla-bahçe isleriyle ugrastıkları için sahsiyetleri tam manasıyla oturmakta ve netlesmektedir. Ninnilerin bir baska yönü, çocuga azim ve karalılık yüklemesidir. Daha açık bir ifade ile; azimli, onurlu, bilgili, donanımlı, kararlı, cesur, dik duruslu, yeniliklere açık, insan haklarına saygılı, vatanını ve milletini seven, ... insan yetistirmenin temelinin atılmasıdır. Bu özelliklere sahip insan, her toplumun ihtiyaç duydugu insan tipidir.
Kara kaslı, zeytin gözlü, Beyaz yüzlü, dogru sözlü, İpek saçlı, tunç bilekli, Temiz yürekli olası kuzum.
Ninnilerle 0-6 yas arası çocuklar egitilmekte, çok küçük yastan itibaren hayata hazırlanmaktadır. Çocuk ufku ninnilerle gelistirilmekte, yüksek seciyeli bir insan olmasının temeli atılmaktadır. Alpligin veya bilgeliligin temeli ninnilerle kurulmaktadır. Bilgelige hazırlanan çocuga söylenen su ninniler, sadece bir birkaç örnektir:
Benim oglum uyusun, Uyusun da büyüsün, Kötülüklerden korunsun, Saglıklarla büyüsün, Mekteplerde okusun, Huu huu huu ...
. Benim yavrum gülecek, Gülüp de güzel olacak, İlim, irfan ögrenecek, Vatana millete hayırlı olacak, Ninni benim kuzum ninni! Eee eee eee ...
. Benim yavrum uyuyacak, Uyuyup da büyüyecek, Okullarda okuyacak, Âlim olacak, Nenni besigim nenni! Nenni kuzum nenni! Huu huu huu ..
. Bir oglum olsa da versem hocaya, Okuya okuya çıksa heceye, Ne iyilik etsem ben o hocaya, Ninni benim yavrum ninni! Ninni benim yavrum ninni!
Alpliğin temeli de besikte ninnilerle atılmaktadır. Asağıdaki ninniler alplığa yönlendirilen bebek ve çocuğa okunan birkaç örnektir:
Arslan parçasıdır o, Büyüyüp asker olacak, Düsmanların hepsi ondan korkacak, Nenni pasam nenni! Nenni yigidim nenni! Eee eee eee …
. Benim yavrum uyuyacak, Uyuyup da büyüyecek, Büyük adam olacak, Atlara binecek, Seferlere gidecek, Nenni beyim nenni! Nenni yigidim nenni!
Ninniler, Türk çocugunun ufkunu da genis tutmustur. Türk milleti ninniler vasıtasıyla bütün evreni çocugunun kucagına ve eline vermis, ayrıca beyninin içerisine düzenli bir biçimde yerlestirmistir: Dahası Türk milleti, ninniler ile çocuguna yıldızları oyuncak olarak sunmustur. Basaklardan kundagın, Bag bahçe solun sagın, Yıldızlar oyuncagın, Aglama güzel çocuk, Aglama uyu bebek, Nenni nenni ... Eee eee eee ...
Türk milleti; sistemli bir biçimde, örneklerle ve ezgilerle, yasamanın temel kurallarını, dünyayı ve evreni bebege ve çocuga ninnilerle ögretmekte ve tanıtmaktadır. Derlenilen ninnilerde görülmektedir ki Batı temeline dayanan günümüz modern egitim sisteminin kılı kırk yararak geldigi noktayı, Türk milleti binlerce yıl önce yakalamıstır. Ancak ninniler konusunda yeterli arastırma yapılmadıgı için modern egitim sistemi, Türk milletinin binlerce yıllık tecrübesinden yararlanamamıstır. Öyle anlasılmaktadır ki geleneksel Türk egitim sisteminin kullanıldıgı zamanlarda Türk milleti dünyanın diger milletlerinden çok öndedir. Oguz Kagan, Bilge Kagan, Kül Tekin, Dede Korkut, Ahmed Yesevî, Kasgârlı Mahmud, Yusuf Has Hacib, Alparslan, Dânismend Gazi, Yunus Emre, Hacı Bektas Velî, Nasreddin Hoca, Hacı Bayram Velî, Ali Sir Nevaî, Ahi Evran, Mevlana, Kaygusuz Abdal, Fatih Sultan Mehmed, Ak Semseddin, Mahdum Kulu, Uzun Hasan, Abay, Nene Hatun, Mustafa Kemal Atatürk, Gaspıralı smail, Çanakkale, Kurtulus Savası kahramanları ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucuları; Türkiye’yi gözünün nuru ve alnının teriyle yoguran anne ve babalarımız temel egitimlerini ninnilerle almıslardır. Bütün dilegimiz, bundan sonraki nesillerin de ninnilerle yetismesidir. Zira: “Gölgede olanın, gölgesi olmaz”. Her ninnide ögretici bir unsur vardır. Özellikle doldurma kelimelerin ya da mısraların dısında, verilmesi gereken bir mesaj ve ögretilmesi gereken bir konu bulunmaktadır. Ninnilerin; Türk toplumunun bütün ihtiyaçlarının temelini, Türk çocuguna daha besikte iken sunmakta, ögretmekte ve bir noktaya kadar getirmekte oldugu anlasılmaktadır. Metinler incelendiginde Türk toplum hayatının, Türkün sosyal ve manevi dünyasının hiçbir unsurunun dısarıda bırakılmadıgı görülmektedir. Ninnilerle Türk çocuklarına planlı ve programlı bir biçimde bütün evren ögretilmis, sınırsız bilgiler verilmis, hayatın bütün gerçekleri önlerine serilmistir. Bu da göstermektedir ki günümüz modern egitimcilerinin “Çocuklara fazla yükleniyoruz!” feryatlarının geçerliligi yoktur. Planlı ve programlı egitim uygulandıgında çocuklarımız her seyi ögrenebilecek durumdadır. Her seyin bir bedeli vardır. Azimli, onurlu, bilgili, verimli, is üreten, ufku genis, donanımlı, kararlı, cesur, dik duruslu, yeniliklere açık, insan haklarına saygılı, çevreyi koruyan, gönlü derin bir insan olarak yetismek için her çocuk çalısarak, ögrenerek, yorularak ama tatlı bir biçimde yorularak bedel ödemelidir. Türk kültürünün bütün alanlarında oldugu gibi ninniler de ikinci plana itilmis, birkaç ferdî çalısma hariç, görmezden gelinmistir. Bu da Türk milletini “hazine sandıgı üzerinde oturan sadakacı” durumuna düsürmüstür. Millî Egitim Bakanlıgının “Türk Ninnileri”ni “Temel Eserler” arasına alması; ninniler konusunda, son zamanlardaki en önemli gelismedir denilebilir. KAYNAKÇA Çelebioglu, Amil. Türk Ninniler Hazinesi. Kitabevi Yayınları. stanbul, 1995. s. 9- 13. Kaya, Dogan. Anonim Halk Siiri, Akçag Yayınları. Ankara, 2004. s. 349, 350, 351. Poyraz, Hatice. Okulöncesi Egitiminin lke ve Yöntemleri. Anı Yayınları. Ankara, 2003. s. 17.
|
|
|
Kayıtlı
|
SEN TANRI DEĞİLMİSİN , ADINI YARGILATMA SANA TANRI DEYİNCE , DİNİMİ SORGULAMA YA ADAM ET BUNLARI , YA BERABER YAŞATMA KANI BOZUK OLANLAR "TÜRK'ÜM" DİYEMESİNLER 𐱃𐰀𐰴𐰾𐰃𐰤 𐰴𐰀𐰞𐰴𐰀𐰣
|
|
|
|